Her ilişkide olduğu gibi, çocuklarla ilişkide de pazarlık söz konusudur. Ancak birkaç hassas konu var ki, pazarlığa dahil değildir. Bunlardan biri de okulla ilgili olandır. Okula gitmek tartışılacak ya da alternatif geliştirilecek bir durum değildir.
Çocukların okula gitmek istememelerinin çok farklı sebepleri olabilir. Bazıları öğretmenlerle ilişkilerinde, kurallara uymada sorun yaşarken bazıları da arkadaş ilişkilerinde ciddi derecede sıkıntı yaşayabilir. Bazı çocukların başarısızlık korkuları, bazılarının da başarıyı sürdürme kaygıları vardır.
Bazen de, özellikle daha küçük çocuklarda, kendisi okula gidince yeni doğan kardeşini evde bırakmayı istememesi, kendisi okuldayken evde çok kötü bir şey olabileceği ya da anne babasının onu okuldan almayı unutacakları gibi daha derin korku ve kaygılar görülebilir.
Çocuğun bilmesi gereken şudur: Okulla ilgili doğrudan ya da dolaylı her sorun için yardım edilebilir, sıkıntısının geçmesi için çalışılabilir; ancak okula gitmenin hiçbir şekilde pazarlığı yoktur ve okula gitmemek söz konusu değildir.
SORUMLULUKLARIN SINIRI
Her anne-baba, çocuğunun keyifle okula gitmesini ve sabah erken kalkmaktan ödevlerini yetiştirmeye kadar tüm sorumluluklarını yerine getirmesini bekler, ama bu her zaman bu kadar kolay değildir.
Sabah erken kalkmak için akşam erken yatmak gerekli olabilir, ancak çok erken saatte yatırmaya çalışmak için verilen mücadele, bir süre sonra çocukla ebeveyn arasındaki güç mücadelesine dönüşür ve uykunun yararlılığını aşan bir ilişki zararına neden olabilir. Yatma saati sekiz denen çocukla çatışma yaşanması kaçınılmaz, ama on buçuk denen çocukların itiraz edecekleri bir durum olmadığı gibi, çoğu zaman daha erken bile uyurlar.
ÇANTASINI SiZ HAZIRLAMAYIN
Okula giden çocuktan beklenen en önemli özelliklerden birisi, dersine, ödevine, düzenine sahip çıkmasıdır. Bunun için de, çocuğun iç motivasyonunu kazanabilmiş olması önemlidir. Yani, bir başkasının ne yapacağını söylemek zorunda kalmadan, kendi işini yapabilecek iç denetimi olması gerekir.
Bazı çocukların, kendi kendilerini motive edebilmeleri zordur. Özellikle de dikkati zayıf olan ve konsantrasyonda zorluk yaşayan çocuklarda, belli davranışlar alışkanlık haline gelene kadar biraz desteğe ihtiyaç vardır.
Örneğin, ertesi gün eksik gitmesin diye okul çantasını hazırlayan ebeveynler vardır. “Kendisine kalsa hiç yapmayacak. Öğretmenin kızmasını da umursamıyor” derler. Ancak, çocuğun yerine yapılan çantanın hiçbir faydası yoktur. Öğretmenini umursamadığını söylemesini referans almayarak, aralarındaki ilişkiyi onlara bırakabilmelidir ebeveyn. Ancak yatmadan önce “Çantanı hazırladın mı?” diye bir hatırlatmada bulunabilir sadece.
ÖDEV ÇOCUĞUNDUR
Okulun ilk gününden itibaren bilinmesi gereken en önemli noktalardan biri, ödevin çocuğa ait olduğudur. Her gün birlikte ders başında oturmak gerekmez. Zaman zaman sınav dönemlerinde ya da belli özel durumlarda anne- baba eşlik etse de, öğretmen rolündeki ebeveynleri tercih etmiyoruz. Ödevini tamamlamayan çocuk, okula gittiği eksikle kendisi baş etmelidir.
Bazen zor çocuklarda çaresiz kalan öğretmenlerin, anne-babalardan destek istediğini biliyoruz ancak bu destek, tüm sorumluluğu yüklenmek anlamına gelmemelidir. Çocuk istediği zaman diliminde ödev yapabilir. İster okuldan gelince, ister yemekten sonra. Bir şekilde okula kadar ödev tamamlanıyorsa, bu yeterlidir.
‘İSTEMESİNİ’ BEKLEMEYİN
Birçok zaman anne-babaların takıldıkları yer, çocukların okula gitmeyi ve ödev yapmayı istemelerini istemektir. “Çok akıllı çocuk benim oğlum, isterse yapar” diyen iyi niyetli ebeveyn bir şeyi ıskalar. Her çocuk yapabildiği oranda başarılı olmayı ‘ister’, herkes tarafından takdir edilmeyi ‘ister’; bunları ‘isteyerek’ yapmayan çocuğunsa aklını kullandığından bahsedilemez. Çocuklardan uzun ve sıkıcı ödevleri yapmayı, kendilerine çok zor gelen matematik sınavına hevesle gitmeyi istemelerini isteyemeyiz. Önemli olan, o sırada sıkıldığını söyleyen çocuğun duygusunu reddetmeden, yapılması gereken şeye yönlendirebilmektir.
İşte bu noktada çatışmalar, ödül ve cezalar, rüşvet ve pazarlıklar devreye girer. Durumu en kolay ve hasarsız şekilde idare edebilmek gerekir.