İhmalkâr ve aşırı hoşgörülü olmak üzere iki farklı boyutu içerir:
İhmalkâr Tutum: İhmalkâr ebeveyn çocuğun yaşamıyla ilgili değildir. Bu ana babalar için kendi sosyal yaşamları, çocuklarından daha önemlidir. Böyle bir ortamda sosyal yönü zayıf, özellikle benlik kontrolü düşük, bağımsızlığı kolayca elde edemeyen çocuklar yetişir. Bu çocuklar, ana babalarının kendileriyle ilgilenmesine büyük gereksinim duyarlar. İlgisiz kayıtsız aile, saldırganlığı körükler, çocuğun çevresindeki kişi ve eşyaya zarar vermesine neden olabilir.
Aşırı Hoşgörülü Tutum: Bu yaklaşım içerisinde olanlar, çocuklarının karşısında tersi olan, onların ısrarlı isteklerini yerine getiren, onları şımartan, onlara fazlasıyla özgürlük tanıyan, kolaylıkla boyun eğen, yumuşak başlı ve tutarsız davranan, çok aşırı boyutlarda çocuklarını ihmal eden ve terk edebilen ana-babalardır. Görünürde çocuğuyla çok ilgili olan bu ana-babalar, çocukları üzerinde çok başarısız bir kontrol sergilemekte ve az sayıda talepte bulunmaktadır. Böyle bir ortamda sosyal gelişim yetersizdir. Benlik kontrolü düşüktür. Aşırı hoşgörülü ana babalar, çocukları ne isterlerse yapılmasına izin verir. Tabii bunun sonucu olarak, böylesi ailelerin çocukları, hiçbir zaman kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenemezler. Her zaman kendi yollarının izlenmesini, isteklerinin gerçekleştirilmesini beklerler.
Aşırı hoşgörülü ana-baba çocuğun isteklerini hiçbir denetim ve sınırlama getirmeksizin daima kabul eden anne babalardır. Araştırmalara göre bu tutumun sürekliliği de çocuğun gereğinde duygu, istek ve dürtülerinin denetleyebilme yeteneğinin gelişimini olumsuz etkiler, vurucu, kırıcı, agresif davranışların artmasına yol açar. Çünkü çocukların devam eden istekleri ve devamlı patlamaları bazen onların da dayanma sınırlarını çok aşar; bu kez çok sert cezalar uygulanır. Aynı evde hem çok hoşgörülü, hem de çok sert tutumların uygulanması ise, büsbütün karmaşalarla devam eder.
İlgisiz, lakayt, ihmal eden ana babalar da çocukta çok farklı problemlere yol açar. Agresyon, kendine saygı ve kendine denetim azlığı, bozuk aile ilişkileri gibi…
Saldırgan ya da suçlu çocukların aileleri konusunda yapılmış araştırmalar şöyle özetlenebilir: Bu ailelerde çocukların davranışını yeterli biçimde gözleme ve denetlemede yetersizlik söz konusudur. Bazı suçlu çocukların evleri ise “belli kurallardan” yoksundur, çocuklar kendilerinden neler beklendiğini açıkça bilememektedir. Davranış bozukluğu gösteren çocuklar, ana babalarını “kural koymaya yeterli olmayan insanlar” olarak algılamışlardır.
Çocuk merkezci aileye, genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık yetişkinler grubu içinde yetişen tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır. Böyle bir ortamda çocuk ailede inisiyatif sahibi olan tek kişidir ve onun isteklerine ailenin diğer fertleri kayıtsız şartsız uyarlar.
Ana-baba ile çocuk arasında sağlıklı bir iletişimin olmaması, çocuğun dengesiz bir ortam içinde abartılmış bir sevgi gösterisiyle büyüyor olması, onun “Doyumsuz” bir birey olmasına neden olur. Ana-baba, oyuncak gibi maddi değer taşıyan objelerle, bu doyumsuzluğun giderileceğini zanneder. Oysa 300 elektronik oyuncağına 301’incisinin eklenmesi, çocuk için çok büyük bir değer taşımaz. O halde önemli olan duygusal doyumdur. Ana-baba ve çocuğun, rollerine, hak ve sorumluluklarına fırsat veren bir ortam içinde yaşamalarıdır.
Aşırı şımartılmış bu çocuklar, daha yaşamlarının ilk gününden itibaren her türlü ihtiyaçlarının karşılanacağı ve isteklerinin buyruk niteliği taşıdığı beklentisini geliştirmişlerdir. Bu çocuklar yetişkin olduklarında da toplumun vermediği hakları kendilerine tanımaya çalışırlar.
Disiplin, sadece kuraları zorlama değildir, toplum içinde problem çözmeyi de içerir. Agresif çocukların aileleri, aile içi krizlerini ve problemlerini çözebilecek becerilerden yoksundur. Bu tutuma sahip ailelerde gevşek disiplin anlayışı vardır.
Gevşek disiplinde ise “hoş gör, boş ver” anlayışı egemendir. Bu anlayışta “Her şeyi hoş gören, çocuktur her şeyi yapar, çocuk özgür olmalıdır, onun her dediğini yapın, ona sevgi verin yeterlidir” şeklinde yüzeysel ve asılsız temeller vardır. Bu tutumda çocuğun olumsuz davranışları aşırı hoşgörü ile karşılanır. Aşırı gevşek tutumla yetiştirilen çocukların bencil, sabırsız ve anlayışsız oldukları ile sürülmektedir. Aşırı denetim çocuğu pasifleştirirken aşırı hoşgörü çocuğun şımarmasına neden olmakta ve çocuğun olgunlaşmasını engellemektedir.
Burada verilen sevgi, aşırı vericilik ve aşırı koruyuculuk biçimindedir. Disiplin tarzları yalancı bir hoşgörü biçiminde görünürse de aslında ailenin güçsüzlüğünün ve yetersizliğinin bir sonucudur.