12. SINIF 3. ÜNİTE İNKILAP TARİHİ


İNKILAP TARİHİ DERSİ 3. ÜNİTE DERS NOTLARI

§  Türk İnkılabı
§  Atatürk İlkeleri
§  Siyasi Alanda Yapılan İnkılaplar
§  Hukuk Alanındaki Yenilikler
§  Eğitim Ve Kültür
§  Alanında Yapılan İnkılaplar
§  Toplumsal Alanda Yapılan İnkılaplar
§  Ekonomi Alanındaki Gelişmeler
§  Atatürk İlke Ve İnkılaplarının Önemi
§   

§  3.1. TÜRK İNKILABI
Toplumlar her çağda bilim, teknik, sosyal ve kültürel alanlarda belirli gelişmeler kaydetmişlerdir. Bu gelişmelere ayak uyduranlar çağdaş toplumlar olarak adlandırılmıştır. Gelişmelere ve çağın getirdiği değişimlere uyum sağlayamayan toplumlar çağdaşlaşmak için kendilerine ilerleme fırsatı vermeyen engellerden kurtulmaya çalışmışlardır. Devletlerin, geri kalmışlıktan kurtulmak ve çağdaş olarak tanımlanan toplumların seviyesine ulaşabilmek için; bilimsel, sosyal, ekonomik, kültürel ya da siyasi alanlarda yaptıkları düzenlemelerle
veya getirdikleri yeniliklerle kalkınma çabalarına “çağdaşlaşma” adı verilir
§  3.2. ATATÜRK İLKELERİ
3.2.1. Cumhuriyetçilik 
-Devletin rejim şeklidir.
-Halk egemenliğini esas alır
-Demokratiktir.
-Seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlara verilir.
-Hükümet ile millet arasında kopukluk yoktur.
-Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddesidir.
-Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında tuttuğu bir ilkedir.
Cumhuriyetçilik İlkesi Yönünde Yapılan İnkılâplar:
-Saltanatın kaldırılması
-Cumhuriyetin ilanı
-Halifeliğin kaldırılması
§  3.2.2. Milliyetçilik  
-Kurtuluş Savaşının yapılmasında ve Türk Devle-tinin kurulmasında temel ilke oldu.
-Bu ilke fedakârlık ve dayanışmayı gerektirir.
-Irkçılık ve ümmetçiliği ret eder.
-Türkiye Cumhuriyeti’nin benimseyen ve “Türküm” diyen herkes Türk’tür.
-Milli birlik ve beraberlik esastır.
-Benimsediği eşitlik ilkesi ile Faşizm ve Nazizm’den ayrılır.
Milliyetçilik İlkesi Yönünde Yapılan İnkılâplar:
-TBMM’nin açılması
-Saltanatın kaldırılması
-Cumhuriyet yönetiminin kurulması
-Halifeliğin kaldırılması
-Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması
-Türk Harflerinin kabulü,
-Türk Tarih Kurumu’nun açılması
-Türk Dil Kurumu’nun açılması
3.2.3. Halkçılık 
-Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik’in doğal sonucudur.
-Halkın eşitliği esastır.
-Halkın menfaatleri ön plandadır.
-Sınıf mücadelesi değil; sosyal dayanışma esastır.
-Sınıfçılık olmadığı için Komünizmden ayrılır.
Halkçılık İlkesi Yönünde Yapılan İnkılâplar:
-TBMM’nin açılması
-Saltanatın kaldırılması
-Cumhuriyetin ilanı
-Halifeliğin kaldırılması
-Türk Medeni Kanununun kabulü
-Aşarın kaldırılması
-Kılık-kıyafet devrimi
-Soyadı Kanunu
-Kadınlara siyasal hakların verilmesi
-Türk Harflerinin kabulü
3.2.4. Devletçilik 
-Devletçilik; devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda daha hızlı bir gelişme sağlamak amacıyla yaptığı uygulamalardır.
-Bu ilke halkçılığın tamamlayıcısıdır.
-Ekonomide planlı kalkınma hedeflenmiştir.
-Karma ekonomiyi esas alan devletçilik ilkesinde özel mülkiyetin olması, devletçiliği komünizmden ayırır.
-Müdahalecidir; katı değildir.
-Zamanın şartlarına göre değişmiştir.
3.2.5. Laiklik 
-Din-devlet işlerinin ayrılmasını ve vicdan hürriyetini esas alır.
-Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında tuttuğu ve taviz vermediği bir ilkedir.
-Devlet vatandaşların inanma ve inanmama hakkını anayasa ile güvence altına almıştır.
-Osmanlı din devleti olmasının gereği olarak dini müesseseleşmesine yansıttığı için Laik Türk Devleti
inkılâplar döneminde bütün müesseselere müdahale etme gereği duymuştur.
-Din egemenliği değil; millet egemenliği esastır.
-Hukuk birliği ve hukukun dinden bağımsız olması esastır.
-Dış devletlerin azınlıkların haklarını bahane ederek Türk Devleti’nin iç işlerine karışmasını önlemiştir.
-Milli birlik ve beraberlik için önemlidir.
Açıklamalar:
-1928’de anayasadan “devletin dini İslam’dır” maddesi çıkarıldı.
-1928’de milletvekillerinin yemin şekli bu günkü haline getirildi.
-1937’de 6 ilke anayasaya alındı.
-Türk Milleti için dini dış politikada kullanma dönemi Birinci Dünya Savaşı ile bitti.
-Kurtuluş Savaşı ümmet ideolojisi yerine, millet ideolojisini getirdi.
3.2.6. İnkılapçılık
-Çağın değişen şartlarına göre değişimi ve modernleşmeyi esas alır.
-TBMM’nin açılması ile başlayan Türk İnkılâbının devam ettiğini gösterir.
-Durağan değildir.
Bütünleyici İlkeler
-Millî Egemenlik: Cumhuriyetçiliği bütünler
-Milli Birlik ve Beraberlik: Milliyetçiliği ve Halkçılık’ı bütünler
-Milli Bağımsızlık: Dış politika ilkesidir.
-Yurtta Sulh Cihanda Sulh: İç ve dış politika ilkesidir. Sınıf mücadelesine ve dış politikada saldırganlığa karşıdır. Milliyetçilik ve Halkçılık’ın bir sonucudur.
-Akılcılık ve Bilimsellik: Laiklik ve İnkılâpçılık’ı bütünler
-İnsan ve İnsanlık Sevgisi: İnsanları eşit görmeyi, sevmeyi hedefler. Milliyetçilik ve Halkçılık’ı bütünler.
-Çağdaşlaşmak ve Batılılaşmak: İnkılâpçılık’ı bütünler.
3.3. SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
3.3.1. Saltanatın Kaldırılması
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

Sebepleri:
-İstanbul hükümeti de İtilaf devletleri tarafından Lozan Görüşmelerine çağrıldı. Bu durum, TBMM ile İstanbul hükümeti arasında ikilik oluşturabilirdi.
-Saltanatın milli egemenlik ilkesine aykırı olması
-Bazı çevrelerin hâlâ saltanat yönetimini istemesi
Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:
-Lozan’da ikilik çıkması önlendi.
-Milli egemenlik ilkesi güçlendirildi.
-Osmanlıların siyasi varlığı sona erdi.
-Devlet başkanı sorunu ortaya çıktı.
-Siyasi yetki ile dini yetkinin birbirinden ayrılması ile laiklik yönünde ilk adım atılmış oldu.
Açıklamalar:
-Vahdettin, saltanatın kaldırılmasından sonra güvenliğini tehlikede gördüğünden dolayı İngiltere’ye gitmek zorunda kaldı.
-Vahdettin’in halifeliği yurt dışında kullanabileceğini düşünen TBMM, 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendi’yi halife olarak belirledi.
-Mustafa Kemal birleştirici yönünden dolayı Milli Mücadelenin ilk yıllarından saltanata açıkça karşı çıkmadı.
-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu padişah ve halifeyi sembolik hale getirmiştir.
3.3.2. Ankara’nın Başkent Oluşu
Saltanatın kaldırılmasından sonra, yeni Türkiye’nin başkentinin neresi olacağı problemi ortaya çıktı. Millî Mücadele yıllarında İstanbul hükûmetlerinin sergiledikleri tutumlar ve bunun yanı sıra TBMM’nin Ankara’da olması, yeni
devletin merkezi olarak da Ankara’nın tercih edilme seçeneğini güçlendirmişti. İstanbul’un dönemin askerî koşullarında savunulması zordu. Ankara ise bu bakımdan daha güvenli bir konumdaydı. Bunun yanında Millî Mücadele sonrası imparatorluktan millî bir devlet yapısına geçildiği için Millî Mücadele’nin merkezi Ankara’nın başkent olması, yeni bir dönemin başlamasının da bir sembolü haline gelecekti.
Bu gereklilikler doğrultusunda TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920’den itibaren zaten fiilî başkent konumunda olan Ankara, TBMM’de 13 Ekim 1923’te “Türkiye Devleti’nin Makarr-ı İdaresi Ankara Şehridir.” şeklinde çıkan kanunla
resmen Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti oldu.
3.3.3. Cumhuriyetin İlanı 
-TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir devlet kurulmuş fakat ortamın müsait olmamasından dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir.
-İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u boşaltması ile devlet merkezinin neresi olacağı sorunu ortaya çıkmış; 13 Ekim 1923’de Ankara’nın başkent ilan edilmesi ile bu sorun ortadan kalkmıştır.
-Ekim 1923’de Meclis Başkanı Yardımcısı ve İçişleri Bakanı seçilmesi gerekiyor, fakat meclis bu seçim işinde anlaşma sağlayamıyordu.
-Meclisin çalışamaz hale gelmesi ise hükümet bunalımını oluşturdu. Bunun üzerine Ali Fethi Okyar hükümeti istifa etti (27 Ekim).
-Yeni hükümetin kurulması konusunda da problemler çıktı. Bu aksaklıklar meclis hükümeti sisteminden kaynaklanıyordu. Bu sisteme göre bakanlar, meclisten tek tek seçiliyordu.
-Mustafa Kemal, mecliste oluşan bunalımın rejimden kaynaklandığını ve bu bunal ımın kabine sistemi ile aşılacağını belirterek cumhuriyetin ilan edilmesine karar verdi.
-Kabine sistemine göre meclis, Cumhurbaşkanı’nı seçecek, Cumhurbaşkanı Başbakan’ı tayin edecek; Başbakan da meclisten uyumlu çalışabileceği kişileri Bakan olarak belirleyerek kabineyi kuracaktır.
-Mustafa Kemal, ilk Cumhurbaşkanı,
-İsmet İnönü ilk Başbakan,
-Ali Fethi Okyar ilk Meclis Başkanı oldu.
Cumhuriyetin İlanı’nın Önemi:
-Rejimin ve devletin adı belli oldu.
-Devlet başkanlığı sorunu çözüldü.
-Kabine sistemine geçildi.
-1921 Anayasası’nda ilk önemli değişiklik yapıldı.
-Daha uyumlu ve yürütmeyi aksatmayacak hükümetlerin oluşması için zemin hazırlandı.
-Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı birbirinden ayrıldı.

3.3.4. Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Sebepleri
:

-Halife Abdülmecit’in TBMM’nin belirlediği kurallara uymaması.
-Halifeliğin laiklikle bağdaşmaması.
-Halifeliğin cumhuriyet rejimi ile çelişki içinde olması
-Halifelik makamının cumhuriyet karşıtları için sığınak haline gelmesi.
-Halifelik makamının yapılacak inkılâplar için engel görülmesi.
-İslam ülkelerinde sömürgeleri olan Avrupalı devletlerin halifeliği temsil eden Türkiye’yi kendileri için potansiyel tehlike olarak görmesinin Türkiye’nin dışişlerini olumsuz etkilemesi.
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün;
-Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi.
-Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı
kuruldu.
-Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının yetkilerini bünyesinde bulunduran Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırılarak; yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı oluşturuldu. Böylece askeri yetki ile siyasi yetki birbirinden ayrılmış oldu.
-Açıklama: 19 Aralık 1924’de komutanlık ile milletvekilliği birbirinden ayrıldı. Olağanüstü durumdan dolayı Kurtuluş Savaşı yıllarında komutanlardan bir kısmı aynı zamanda milletvekiliydi.
-Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılmasına karar verildi.
-Açıklama: 1921 Anayasası şer’î hükümlerin yürürlüğünü TBMM’ye vermekle halifeliği yetkisiz ve sembolik duruma getirmiştir.
Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi:
-Laikliğe geçişin en önemli aşması oldu.
-Cumhuriyetin karakteri tam olarak belli oldu.
-Ümmetçilik en önemli dayanağını kaybetti.
-Millî egemenlik pekiştirildi.
-İnkılâp süreci hızlandı
-Dış ilişkilere yönelik soğukluk ortadan kalktı.
-Ümmetçilikten milliyetçiliğe geçişte önemli bir adım daha atıldı.
3.3.5. Anayasa Hareketleri
-Anayasa:
 Devletin niteliğini, kurumlarının işleyişini, vatandaşların temel hak ve sorumluluklarını
belirleyen temel yasaya anayasa denir.
1.1921 Anayasası-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921) Teşkilat-ı Esasiye’nin Yapısı:
-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
-TBMM süre dolmadan seçimleri yenileyebilir.
-Savaşa ve barışa TBMM karar verir.
-Şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM yapar.
-Bakanlar meclis tarafından seçilir.
-Vekiller iki yılda bir seçilir.
-TBMM başkanı icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.
Teşkilat-ı Esasiye’nin Özellikleri:
-Olağan üstü durum için hazırlandığından dolayı geniş kapsamlı değildir.
-Milli egemenliği yansıtan ilk siyasi belgedir.
-Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir.
-23 madde ve 1 ek bölümden oluşur.
-Yeni devlete işlerlik kazandırdı.
-Laik bir anayasa değildir.
-Kuvvet ve yetkinin kaynağı millettir.
-Meclisin üstünde güç yoktur.
-En önemli değişikliğini cumhuriyetin ilanı ile gördü.
-Yeni devletin kurulduğunu belgeledi.
-TBMM’nin meşruluğunu tanıttı.
-Amasya Genelgesinden itibaren oluşan ruh resmi hüviyet kazandı.
-Meclis hükümeti sistemi benimsendi.
-Milli egemenlik ilkesi yasallaştı.
Teşkilat-ı Esasiye’nin Geç İlan Edilme Sebepleri:
-Kânun-i Esâsi’nin varlığı.
-TBMM’nin kendisini tam olarak ispatlayamaması.
-Yeni bir anayasanın kabulü yeni bir devletin oluştuğunu gösterir ki bu da birliği zedeleyebilirdi.
2.1924 Anayasası (20 Nisan 1924): Kapsamı:
-Egemenlik milletindir.
-Devletin şekli cumhuriyettir.
-Devletin dini İslam, Başkenti Ankara, dili Türkçedir.
-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
-Kişi hürriyeti başkasının hürriyetinin başladığı yerde biter.
-Vekiller 4 yılda bir seçilir.
-Seçme yaşı 22; seçilme yaşı 30’dur.
-Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir. Tekrar seçilebilir.
-Seçme ve seçilme erkekler aittir.
-Vatandaşlar kanun önünde eşittir.
-Kabine sistemi geçerlidir.
-Cumhuriyet sistemi değiştirilemez.
Özellikleri:
-Meclis hükümeti sistemi ile parlamenter sistem arasında bir geçiştir.
-Türk İnkılâbının hukuki temelleri atıldı.
-Yargı kısmen meclisin dışına alındı.
-Kânun-i Esâsi kesin olarak yürürlükten kalktı.
-En uzun ömürlü anayasamızdır.
-İnkılâplar dönemi anayasası olduğundan dolayı, en fazla değişikliğe uğrayan anayasamızdır.
-1928’de, anayasadan “devletin dini İslam’dır” maddesi atılarak, anayasa laikleşti.
-1934’de kadınların seçme ve seçilme hakkı anayasaya alındı.
-937’de Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.
-1945’de anayasanın dili sadeleştirildi.
-1952’de anayasanın eski dili tekrar kabul edildi.
3.4. HUKUK ALANINDAKİ YENİLİKLER

3.4.1. Çağdaş Hukuk Sistemine Geçilmesi. 

Tarih boyunca devlet olma özelliğini kazanmış milletler, siyasi, sosyal ve ekonomik yapılarını sağlam hukuk kurallarına dayandırmışlardır. Güçlü hukuk sistemine sahip milletler güçlü, aynı zamanda huzurlu, güvenli ve geleceğe emin adımlarla yürüyen milletler olmuşlardır. Bu sebeple yeni Türkiye Cumhuriyeti de dünya milletleri arasında güçlü bir biçimde yer almak ve çağdaş bir hukuk sistemi kurmak için birtakım yenilikler gerçekleştirmiştir
-Hukuk: Haklar, kişilerin birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen yazılı kurallardır.
-Osmanlı Devleti’nde çoklu hukuk sistemi vardı.
Osmanlı Devleti’ndeki Mahkemeler
-Şer’î mahkemeler
-Azınlık mahkemeleri
-Kapitülasyon mahkemeleri
Çok Hukuklu Sistemin Yol Açtığı Sorunlar
-Çok hukuklu sistem karmaşaya neden olmaktaydı.
-Millî egemenlik ve eşitlik ilkelerine terstir.
-Türk milletinin de ihtiyaçları dikkate alınarak hukuk alanında inkılaplar yapıldı.
-Türk Hukuk Sistemi, Avrupa Devletlerinin hukuk kuralları esas alınarak yeniden düzenlendi.
3.4.2. Türk Medeni Kanunu
Medeni Kanun: Sebepleri:
-Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan Mecellenin halkın medeni hukuka dair ihtiyaçlarını tam karşılayamaması.
-Mecelle’nin sadece Hanefi mezhebini ölçü alması.
-Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından kalan hukukun uymaması.
-Hazırlayanlar; Mecelle’nin değişen şartlara göre değişebileceğini belirttiyse de; değişen şartlara göre değiştirilmemesi.
İsviçre Medeni Kanunu’nun Türk Medeni Kanunu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:
-Mevcut kanunların en yenisi olması
-Demokratik olması.
-Akılcı ve pratik olması.
-Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
Medeni Kanun’un Getirdiği Yenilikler:
-Hukuk birliği ve düzeni sağlandı.
-Vatandaşlar arasında hak ve ödevler bakımından eşitlik sağlandı.
-Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
-Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği sağlandı.
-Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
-Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
-Boşanma hakkı kadına da erildi.
-Boşanma durumunda kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı.
-Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma hakkı ellerinden alındı.
-Hukuk düzeni laikleşti.
-Modern Türk ailesi oluştu.
-Aile hayatında eşitlik sağlandı.
-Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
-Lozan Antlaşması’nın 48. maddesine göre azınlıklar kendi medeni meselelerini kendi mahkemelerinde halledecekti. -Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların bu hakkı kaldırıldı.
-Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak bitti.
-Millet bilincinin oluşması için önemli bir adım atıldı.
-Kadın ve erkek için tek eşle evlilik benimsendi.
-Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Açıklamalar:
-Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
-Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
-Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de tamamlandı.
-1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
-1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu dönemdir.
3.5. EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
3.5.1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu
-Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
-Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
-Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter kazandı.
-Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri durduruldu.
-Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
-Medreseler kapatıldı.
-İlköğretim zorunlu ve parasız duruma getirildi.
-Eğitimde eşitlik sağlandı.
3.5.2. Harf İnkılabı
Sebepleri:
-Arap harflerinin okuma ve yazmayı zorlaştırması.
-Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılmak istenmesi
-Halkı çağdaşlaştırmak
-Türkçe’yi yeniden canlandırmak
-Okuma yazma oranını artırmak
-Arap alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması.
-Not:1928 yılında Millet Mektepleri açılarak eğitim seferberliği başlatılmıştır. Mustafa Kemal bu mekteplerde 24 Kasım 1928’de ders verdiği için, kendisine başöğretmen denilmiştir.
-1933’de Darülfünûn’un yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.
3.5.3. Tarih Alanındaki Çalışmalar
Türk Tarih Kurumu’nun Açılması (15 Nisan 1931)

Türk Tarih Kurumu’nun Amaçları:
-Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek tertipleri tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
-Türklerin üstün medeni kabiliyetini ve dünya medeniyetine yaptığı hizmetleri gözler önüne sermek.
-Türk milletine atılan iftiraları cevaplandırmak
-Türk Tarihinin derinliklerini araştırmak
-Millî bilinç ve kültürü geliştirmek
Türk Tarih Kurumu’nun Görevleri:
-Türk tarihini araştırmak
-Elde edilen sonuçları yayınlamak
-Bilimsel toplantılar düzenlemek
-Bilimsel çalışmaları desteklemek
Türk Tarih Kurumu’nun Çalışmaları:
-Arkeoloji ve antropoloji çalışmaları desteklendi.
-Bilimsel eserler yayınlandı.
-1932’de toplanan I. Türk tarih Kongresi’nde Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
-1937’de toplanan II. Türk Tarih Kongresi’nde bu konu hakkında yerli ve yabancı tezler üzerinde tartışıldı.
-Uyarı: Türk Tarih Kurumu’nun açılması, Milliyetçilik ilkesiyle ilgilidir.
-Uyarı: Osmanlı Devleti’nde Tarih; Tanzimat Dönemi’ne kadar İslam Tarihi; Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı Tarihi; II. Meşrutiyet Dönemi’nde ise Türk Tarihi ağırlıklı olarak okutuldu.
3.5.4. Dil Alanındaki Çalışmalar
Türk Dil Kurumu’nun Amaçları:
-Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak
-Türkçeyi dünya dilleri arasında saygınlığa eriştirmek
-Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
-Dil çalışmalarını planlı hale getirmek
-Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları gidermek.
Türk Dil Kurumu’nun Çalışmaları:
-1932, 1934 ve 1936 yıllarında üç kurultay düzenlendi.
-Dil politikası belirlendi.
-Bilimsel yayınlar yapıldı.
-Uyarı: Türk Dil Kurumu’nun açılması, Milliyetçilik ilkesiyle ilgilidir.
3.5.5. Üniversite Reformu ……………………………………………………………..

3.5.6. Güzel Sanatlar ve Spor
Atatürk ve Sanat
-Atatürk, sanata önem verdi.
-1927’de Resim ve Heykel Müzesi açıldı.
-1933’te İnkılap Sergisi açıldı.
-Osmanlı’dan kalan Sanayiinefise Mektebi, Güzel Sanatlar Akademisi adını aldı.
-Birçok genç sanatçı, Avrupa’ya gönderildi.
-Musiki Muallim Mektebi açıldı.
Müzisyenler:
-Cemal Reşit Rey
-Ulvi Cemal Erkin
-Ahmet Adnan Saygun
Ressamlar:
-İbrahim Çallı
-Namık İsmail
Atatürk ve Spor
-Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren, bedenen ve ruhen sağlıklı bir gençliğin yetiştirilmesi amaçlandı.
-Beden Eğitimi, spor ve jimnastik konularında Selim Sırrı Tarcan’ın çalışmaları desteklendi
3.6. TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

3.6.1. Şapka İnkılabı ve Kıyafette Yapılan Düzenlemeler

-Atatürk, Türk toplum hayatında büyük değişim meydana getirdi.
-Bu değişimin amacı; Türk toplumunu çağdaşlaştırmak ve millîleştirmekti.
-Toplumsal alanda yapılan değişiklikler şunlardır:
Şapka Kanunu (25 Kasım 1925)
Sebepleri:
-Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
-Ayrılık ifade eden giysilerin giyimini durdurmak
-Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak
Açıklamalar:
-Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
-Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı.
-Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmayıp; bu durum doğal haline bırakıldı.
-3 Aralık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Hahambaşı bu kuralın dışında tutuldu.)

3.6.2. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
Önemi:
-Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik düşünceye yönelmesi açısından önemli bir adım atıldı.
-Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli bir adım atıldı.
Açıklamalar:
-Aynı gün şeyh, derviş, mürit, çelebi, dede, seyit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi, türbedarlık ve muskacılık yasaklandı.
-Atatürk; “Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyücüler ülkesi olamayacağını” söyledi.
3.6.3. Takvim, Saat ve Ölçülerde Yapılan Değişiklikler
Sebepleri:

-Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Notlar:
-Hicrî ve Rumî takvimlerin yerine Miladi takvim kabul edildi.
-Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü kabul edildi.
-1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
-1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri kabul edildi.
-1935’de haftalık tatil Cuma’dan Pazar’a alındı.
-Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve hafta tatilinin değiştirilmesi Avrupa ile ticari ilişkileri kolaylaştırmaya yöneliktir.
3.6.4 Soyadı Kanunun Kabulü 
Sebepleri:

-Osmanlı’da soyadının kullanılmaması karışıklıklara sebep oluyordu.
-Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak birliği güçlendirmek
-Eşitlik ilkesini güçlendirmek
Açıklamalar:
-Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı.
-Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
-Meclis, 24 Kasım 1934’te Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi.
3.6.5. Türk Kadınına Verilen Haklar
Sosyal Haklar

-Medeni Kanun’un kabulü ile kadın erkek eşitsizliği giderildi.
-Türk kadını, resmî nikâh, boşanma, çocukların vesayeti, mirasta eşitlik, meslekte çalışma haklarına kavuştu.
Siyasal Haklar
-Kadınlara 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı;
-29 Ekim 1933’de muhtar seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı;
-5 Aralık 1934’de ise milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verildi.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesinin Önemi:
-Kadın, siyasal alanda erkeğe eşit hale geldi.
-Millî irade meclise tam olarak yansıdı.
-Milli Egemenlik ve Halkçılık pekişti.
-Türk kadını Avrupa ülkelerinde kadınlara verilmiş olan haklardan daha fazla hakka sahip oldu.
Not: 1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili meclise girmiştir.
Uluslararası Kadın Kongresi
-22 Nisan 1935’te İstanbul’da Uluslararası Kadın Kongresi düzenlendi.
-Türk kadını, kazandığı haklarla dünya kadınlarına da öncülük ederek, toplumdaki yerini almıştır.
3.7. EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER
3.7.1. İzmir İktisat Kongresi
Kongrenin Toplanma Sebepleri:

-Milli ekonominin amaçlarını ve amaçlara ulaşmak için izlenecek yöntemi belirlemek
-Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek
-Milli ekonominin temellerini atmak
Kongrede Alınan Bazı Kararlar:
-Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak
-Milli bankalar kurmak
-Demir yolları inşaatının hükümetçe bir programa bağlanması
-Sanayii teşvik etmek
-Yerli malının kullanımına önem vermek
-Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak
-Sanayi mallarının gümrük vergileri ile korunması
-Ulaşım sorunlarının çözülmesi
-Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek
-Yabancı kurumları millileştirmek
Açıklamalar:
-Bağımsız ekonomi için ilk adım Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması ile atıldı.
-İzmir İktisat Kongresi bağımsız, liberal ve milli ekonomiyi benimsedi.
-1930’da Merkez Bankası’nın kurulması Türk parasını yabancı sermayenin elinden kurtardı.
-İzmir İktisat Kongresinde Misak-ı İktisadi kabul edildi.
3.7.2. Sanayi ve Ticaret Alanındaki Gelişmeler
Ticari Hayatın Düzenlenmesi

-Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı.
-Ticareti koruyan kanunlar çıkarıldı.
-İş Bankası kuruldu (1924).
-1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma işleri Türk gemicilerine verildi.
Sanayi ve Madencilik
-Milli sanayinin korunması ve gelişmesi için kapitülasyonlar kaldırıldı.
-Büyük yatırımlar devlet tarafından yapıldı.
-Özel teşebbüs desteklendi.
-1925’de Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
-28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
-Planlı Ekonomi uygulanarak ilk büyük fabrikalar kuruldu.
-1933’de Sümer Bank kuruldu.
-1935’de Etibank ve MTA kuruldu.
-Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa merinos dokuma fabrikaları; İzmit selüloz ve kâğıt; Beykoz deri ve kundura; Paşabahçe cam; Karabük demir-çelik fabrikaları açıldı.
Not: Uşak Şeker Fabrikası, Teşvik-i Sanayi Kanunu sonucunda kurulmuştur.
3.7.3. Tarım Alanındaki Gelişmeler 
Tarımın Geliştirilmesi İçin Alınan Önlemler

-Aşar kaldırıldı (17 Şubat 1925)
Not: Vergi gelirlerinin %40’ını oluşturan aşarın kaldırılması ilk bütçe açığını oluşturdu. TBMM’nin bu kararı tarıma verilen önemi gösterir.
-Ziraat Bankası kuruldu.
-Kooperatifler kuruldu (1929).
-Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
-Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri kuruldu.
-Toprak reformu için 1926’dan itibaren teşebbüsler yapıldı.
3.7.4. Ulaştırma Alanındaki Gelişmeler 
-1927’de Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü kuruldu.
-1933’de Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu.
-1923’de Türkiye Seyrüsefâin İdaresi kuruldu.
3.7.5. Sağlık Alanındaki Gelişmeler
Nüfus Politikası

-Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşı’ndan (1911), Kurtuluş Savaşı’na kadar (1922) toprak ve insan kaybetmişti.
-Cumhuriyet’in ilk yıllarında nüfusun %75’i köylerde yaşamakta ve nüfusun çoğunluğunu kadın, çocuk ve yaşlılar oluşturmaktaydı.
-Ülkenin kalkınabilmesi için genç nüfusa ihtiyaç vardı.
-Bu sebeple, nüfusun artırılmasına yönelik politikalar izlendi.
Atatürk Dönemi’nde Nüfusu Artırmak İçin Alınan Tedbirler
-1929’da fazla çocuklu aileler yol vergisinden muaf tutuldu.
-1930’da doğumevleri kuruldu, fakirlere ücretsiz ilaç dağıtıldı.
-1931’de altı ve daha çok çocuklu ailelere vergi muafiyeti getirildi.
-1932’de nüfus komisyonu kuruldu.
-1934’te Türkiye’ye yönelik göçleri tevik etmek için gümrük muafiyeti getirildi.
-1936’da çok çocuklu ailelere hazineden toprak verildi.
-1936’da doğum kontrolünü sağlayan ilaçlar ve araçlar yasaklandı.
Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar
-1920’de Sağlık Bakanlığı kuruldu.
-1924’te sağlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırıldı.
-Ankara, İstanbul, Sivas, Erzurum, Trabzon ve Diyarbakır’da örnek hastaneler yapıldı.
-1930’da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu çıkarıldı. Bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele edildi.
3.8. ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARININ ÖNEMİ
-Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkarmak
-Millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmak
-Daha az zamanda, daha büyük işler başarmak.
-Milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu devamlı besleyerek inkişaf ettirmek.
-Ülkemizi, yetiştireceğimiz bürokratlar, memurlar, bilim insanlar ve eserleriyle geliştirmek.
-Atatürk’e göre geleceğin emanet edileceği bir gençliği yetiştirmek devletin görevleri arasındadır.
-Kendisine sunulan tüm fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek ve var gücüyle çalışmak da gençlerin görevidir.
-Türk genci, her şeyden önce milletin bütünlüğüne, bağımsızlığına, benliğine yönelen tehdit ve tehlikeleri göğüslemeyi öğrenmiş olmalıdır.
-Türk milletinin şan, şeref ve büyüklükleriyle dolu tarihinden güç almalıdır.
-Bir yandan geçmişiyle övünürken öbür yandan da geleceğe güvenle bakmak için var gücüyle çalışmalıdır.
-Her insanın güç ve yeteneği aynı değildir. Fakat herkes görevini yapar ve çalışırsa huzurlu ve
güçlü bir toplum ortaya çıkar.
-Unutmamamız gerekir ki dünyada söz sahibi olmak her alanda yetişmiş insan gücüne sahip olmamızdan geçmektedir.
-Bireyler kendi yeteneklerini geliştirdikleri oranda, kendi mutluluklarına katkı sağladıkları gibi insanlığın gelişimine de katkıda bulunurlar.