Stanford Üniversitesi’nden Prof. Walter Mischel bir grup çocuğu tek tek bir odaya alıp, masalarının üstüne bir lokum koyuyor ve şöyle diyor:
“Ben şimdi dışarı çıkıyorum. Bu lokumu yemek istersen, yiyebilirsin. Ama ben dönünceye kadar bu lokumu yemezsen, sana bir lokum daha vereceğim.”
Araştırmacı bakıyor ki çocukların yaklaşık %70’i bekleyememiş ve lokumu yemiş.
Araştırmanın burası çok da ilginç değil. Yıllar sonra, Mischel bu kişileri buluyor ve hayatlarını inceliyor ve çok ilginç bir şey keşfediyor.
O gün lokumu yemeyenler, okullarında ve işlerinde çok daha başarılı olmuş.
Çünkü bu kişilerin otokontrolü var. Otokontrolü olan kişi de disiplinli çalışabiliyor. Disiplin de başarı getiriyor.
Evdeki Kurallar ve Başarı
Peki, bu araştırmanın evdeki kurallarla ne ilgisi var? Onun yanıtı da başka bir araştırmada gizli.
Rochester Üniversitesi’nden araştırmacı Celeste Kidd, aynı lokum deneyini yapıyor ama bir farkla.
Deneyden önce çocukların bir resim çizmesini istiyor ve bir kural söylüyor: Resim çizenler, bir tane boya kutusu kazanacak.
Bütün çocuklar çiziyor. Ama bazı çocuklara söz verdiği gibi boya kutusu vermiyor. Yani, kuralı ihlal ediyor.
Daha sonra tüm çocuklara lokum deneyini yapıyor. Sizce kuralın uygulandığı grup mu, yoksa uygulanmadığı grup mu daha çok beklemiştir?
Kuralsızlık ve Güven
Tahmin edildiği gibi, kuralın uygulandığı grup ortalama 12 dakika beklerken, diğer grup sadece 3 dakika bekliyor.
Neden?
Çünkü bir defa kural uygulanmadığı zaman çocuk kendine diyor ki “Ya bu sefer de uygulanmazsa, ben boşuna beklemiş olurum. Ben en iyisi risk almayayım. Elimdeki lokumu yiyeyim.”
Kuralsız ortamlar güveni zedeliyor. Tahmin edilemeyen bir ortam yaratıyor. Çocuk, ne, ne zaman olacak kestiremiyor.
Peki, tahmin edilemeyen ortamlar neden otokontrolü zayıflatıyor?
Kuralsızlık ve Otokontrol
Aslında otokontrol bir kas gibi. Kullanıldıkça gelişiyor. Güvensiz ve tahmin edilemeyen ortamlarda çocuk geleceği düşünemiyor. Çünkü söz verilen şey gelmeyebilir. Bu durumda çocuk da gelecekle değil, o anla ilgileniyor.
Sürekli o anla ilgilenen çocuk otokontrol becerisini kullanmıyor ve dolayısıyla geliştiremiyor. Dürtüsel davranıyor.
Savaş Ortamı
Hiç unutamıyorum. Kosava Savaşı’ndan kurtulan bir kadın ile sohbet etmiştim. Erzaklarla beraber, bir evin bodrumunda günlerce yaşamışlar.
Sürekli yemek yediklerini söyledi. Erzakları neden ihtiyatlı kullanmadıklarını sordum.
Şöyle bir yanıt vermişti: Karşında bir portakal duruyor. Her an ölüm korkusu olduğu için onu bir daha yiyemeyeceğini düşünüp, yiyorsun.
Belirsiz ortamlarda gelecek planlaması yapılamıyor.
Kurallar ve Başarı
Kısacası, kuralsız ortamlar, belirsizlik ve güvensizlik yaratıyor. Bu durumda çocuk da geleceğe güvenemiyor. Sadece o anla ilgileniyor. O anla ilgilenen çocukta da otokontrol gelişmiyor.
Otokontrol olmayınca başarı da gelmiyor.
Onun için ev ortamında, prensipler ve prensiplere bağlı kurallar belli olmalı. Çocuk ailesine ve kurallara güvenmeli.
Bu belirginlik ve güven içinde büyüyen çocuk, hem başarılı oluyor hem de huzurlu.