Bir
yetişkin ya da bir eğitimci olarak çocukların yanlış davranışlarıyla
karşılaştığınız zaman nasıl tepki verirsiniz? Onları cezalandırır mısınız,
yoksa onları disiplin etmeye mi çalışırsınız?
Çocuklar toplum içinde farklı durumlarda kabul edilebilir davranışları yetişkinlerin rehberliğine ihtiyaç duyarak öğreneceklerdir. Yetişkinler tarafından yapılan bu rehberlik, eğer çocukların kendi kendilerine karar verebilme becerilerine ve bağımsızlıklarına olanak veren bir çevrede yapılırsa çok daha iyi sonuç verecektir. YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN DEVAMINA TIKLAYIN.
Çocuklar toplum içinde farklı durumlarda kabul edilebilir davranışları yetişkinlerin rehberliğine ihtiyaç duyarak öğreneceklerdir. Yetişkinler tarafından yapılan bu rehberlik, eğer çocukların kendi kendilerine karar verebilme becerilerine ve bağımsızlıklarına olanak veren bir çevrede yapılırsa çok daha iyi sonuç verecektir. YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN DEVAMINA TIKLAYIN.
Pozitif
Disiplin Nedir?
Pozitif disiplin, Nelson, Lott ve
Glenn'in verdiği tanıma göre, çocukların kendi hareketlerini kontrol
edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim
tekniğidir(1). Aynı zamanda pozitif disiplin, çocuklar toplumsal kuralları
öğrenirken kendileri hakkında iyi şeyler hissetmelerine de olanak
sağlamaktadır(2).
Pozitif disiplin için oldukça önemli
bir kaç unsur bulunmaktadır. Çocuklara seçenekler sunma, öğrenme için doğal
ve mantıklı sonuçlar kullanma, pozitif yaşam becerileri için gerekli olanları
bir araya getirme ve problem çözme becerilerini çocuklara öğretmektir(3).
Çocuklara seçim hakkı verilmesi, sorumluluk alma ve özgürlüklerini artırma
duygularını cesaretlendirecektir(4). İyi düzenlenmiş okul-öncesi sınıfları,
çocukların özgürce karar vermelerini sağlamaktadır(5). Sınıf ortamında
malzemelerin kolayca ulaşabilecekleri açık raflara yerleştirilmesi çocukların
seçim yapmalarını sağlayacak ve onları bağımsız olmaya cesaretlendirmiş
olacaktır(6). Doğal sonuçlar, pozitif disiplinin önemli elementleridir.
Yemeğini reddeden çocuğa aç kalacağını, sütü bardağına koyarken döken çocuğa
temizlemesi gerektiğini söyleme oldukça basit, fakat etkili davranışlardır.
Ayrıca sonuçları öğrenme, çocuklarla sonuçlar hakkında konuşma ve onlara
önceden tahmin etme fırsatı vermeyi de sağlayacaktır. Çocuklar hata yapmadan
öğrenebilecekleri gibi hata yaparak da doğruları görebileceklerdir ki bu da
oldukça yararlı bir stratejidir. Sonuçları tahmin etme, problem oluşmadan önce
durumları değerlendirme fırsatı da vermektedir. Mantıklı sonuçlar, karmaşık
olmakla beraber oldukça etkilidir. Örneğin; soğuk bir havada paltosunu giymekte
direnen bir çocuğa dışarı çıkamayacağını söyleme. Mantıksal sonuçların
kullanımı, çocuklara seçim yapma olanağı verir. Örneğin; "Alican
hikâyemizi bölüyorsun. Ya sessizce otur ya da masana git. Seçimini sen
yap". Burada önemli olan onun davranışını değiştirmeye çalışmaktır.
Yetişkin davranışlarıyla çocuğun kendi davranışları arasında bir bütünlük
sağlamak, pozitif disiplin için çok önemlidir. Pozitif disiplin kuralları
uygulanırken, yetişkinin konuşurken çocuğun seviyesine inerek, ismini
kullanarak yardımcı olacağı, dikkatinin üzerinde olduğu vurgulanarak ve
konuşurken çocuk üzerinde odaklanarak uygun davranış modeli olduğu
unutulmamalıdır. Ayrıca pozitif yaşam için gerekli olan tamamlayıcı unsurları
kullanan yetişkin, çocuğun yaptığı seçimden sorumlu olmasını da çocuğa
öğretecektir(7). Problem çözücü olmalarında birinci adım, çocuklara problem
ortaya çıktığında sakin olmalarını öğretmek ve problem üzerinde odaklanmalarını
sağlamaktır. İkinci adım herkesin anlatmak istediklerini anlatma fırsatı
vermektir. Daha sonra yetişkinler, çocukların açıklamalarından problemi
tanımlayarak çocukların birbirleriyle uzlaşmalarını sağlamalıdır. Çocuklara
kendi problemlerini çözmeyi öğreten yetişkinler, aynı zamanda çocuklara
davranışlarına dikkat etmeleri ve kendi kontrollerini pozitif değerlerde
geliştirmeleri için onlara fırsat vermelidirler. Problem çözme teknikleri
yoluyla, çocuklar kendi duygularına ve diğerlerinin duygularına değer vermeyi
ve ifade etmeyi öğreneceklerdir. Şiddet olmadan çatışmaları çözümlemeyi de bu
yolla kazanacaklardır(8).
Disiplin, ilişki içindeki tüm kişileri
eşit olarak bağlayan, herkes için açık ve net olan kurallar olarak
tanımlanmaktadır(9). Diğer bir deyişle disiplin, istenen ve düzenli olan
davranışların kazandırılmasını amaçlayan bir yetiştirme anlayışıdır. Disiplinde
amaç, kişinin öz denetimini sağlayabilmek yani kendi kendini denetleyebilme
yeteneğini geliştirmektir. Aynı zamanda da disiplinden anlaşılması gereken,
çocuğun toplum tarafından kabul gören bir ahlâk anlayışı ve sağlıklı tutumlar
geliştirmesine yardımcı olmaktır(10).
Çocuklarda Öz
Denetimi Sağlama Yolları
Çocukların öz
denetimlerini sağlamaları için üç tip kaynağa ihtiyaçları vardır; kendileri ve
diğerleri hakkında iyi duygular, doğru ve yanlışı anlama ve problemleri çözmek
için alternatiflerin olması. Aşağıdaki stratejiler, çocukların bu önemli
kaynaklarını geliştirmelerine yardımcı olabilir. Bazı stratejiler problem
davranışları önleyici, bazıları iyileştirici ve değişim için bir plân
geliştirici olmakla beraber hepsi ebeveynlere pozitif ve etkili bir disiplin
yaklaşımını sunmaktadır(11). Ayrıca bu temel stratejiler sadece ebeveyn-çocuk
ilişkisini geliştirmemekte aynı zamanda da çocuklara ebeveynlerinin desteği
olmadan pozitif ve yapıcı bir yaklaşımla kendilerini disipline etmelerini de
öğretmektedir(12).Sevgiyi ifade etme ve koşulsuz sevme; sıcak bir ses tonuyla çocuğa yaklaşma ve onu kucaklama bir sevgi ifadesidir ve çocukların istenmeyen davranışları göstermesini önler. Eğer bir çocuk sevildiğini hissederse, ebeveynini memnun etmek için istendik yönde davranacaktır(13). Çocukla iletişim içindeyken çocuğa sevgi koşullu sunulmamalı, sevginin öze ait bir duygu olduğu ve koşulsuz olduğu hissettirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, koşullu sevgi istenmeyen davranışları uzun zaman sürecinde pekiştirmektedir(14).
Tutarlı olmak; çocuklar tutarlı bir çevrede iyi gelişecektir. Görüş birliğinde olan tutarlı ebeveynlerin açık bir şekilde belirlenmiş süreklilik gösteren kuralları ve sınırları vardır. Bir gün izin verilen bir davranışa diğer bir gün izin vermemek, çocuğu şaşırtacak ve konulan sınırlara tepkide bulunarak olumsuz davranışlar göstermelerini sağlayacaktır(15).
İletişimde açık olmak; kullanılan kelimelerin ve hareketlerin çocuğa da aynı mesajı verdiğinden emin olunmalıdır. Paylaşma gibi soyut kavramları çocuğa öğretirken bu davranışların bir çok örneğini çocuğa sunmanız ve göstermeniz gerekmektedir(16). Ayrıca yanlış davranışa onun dikkatini çekerek, göz kontağı kurarak sert fakat sinirli olmayan bir ses tonuyla "Kardeşini rahatsız etmemeni istiyorum. Görüyorsun ki, çok üzülüyor" diye açıklamak da yerinde bir davranış olacaktır(17).
Problem davranışı anlamak; yapılan iyi bir gözlemle ebeveynler, çocuklarının problem davranışlarının neyi ifade ettiğini anlayabilirler. Yapılan bir kaç günlük gözlemde, davranış ortaya çıkmadan önce ne olduğu, ne zaman, nerede ve kiminle gerçekleştiği gibi bilgiler yardımıyla olumsuz davranışlar hakkında ipucu alınabilir. Ayrıca olumsuz davranışın arkasında açlık, yorgunluk, uykusuzluk gibi fiziksel etkenlerin olup olmadığı, ya da çocuğun olumlu davranışlarının dikkate alınmadığını, önemsenmediğini veya umursanmadığını düşünüp düşünmediği araştırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki problemin kaynağını bulmak problemi çözmekten çok daha zordur(18).
Çocukların kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak; doğru olan davranışı kabul etmek kolaydır. Ebeveynler genellikle çocuklarının iyi davranışlarından dolayı onları övmeyi, değer verdiklerini hissettirmeyi ihmal ederler. Bu da çocukların dikkat çekmek için olumsuz davranışlara yönelmelerine neden olmaktadır. Çocuklar olumlu ya da olumsuz olmasına dikkat etmeksizin genellikle dikkati çeken davranışı tekrar ettiklerinden, yanlış bir denge oluşmaktadır(19). Olumlu davranışlar karşısında teşekkür etmek, gülümsemek, ne kadar iyi bir iş yaptığını anlatarak ona zaman ayırmak olumlu davranışın tekrar edilmesini ve çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlayacaktır (20). Ayrıca, olumsuz davranışlar ortaya çıktığında görmemezlikten gelmek ve sabırlı olmak, çocuğun bu davranışının ona bir şey kazandırmadığını anlamasına yardımcı olacaktır(21).
Güvenilir bir çevre hazırlamak; doğasında hareket olan çocuğun araştırmaya, karıştırmaya, eşyaların yerlerini değiştirmeye çalışması hiç de şaşırtıcı değildir. Çocukların eşyaların nasıl hareket ettikleri, nasıl ses çıkardıkları hakkındaki meraklarını tatmin etmek için fırsatlara ihtiyaçları vardır. Ebeveynlere düşen görev ise çocukların çevrelerini tehlikeli materyalleri kaldırarak düzenlemek olmalıdır. Çocuklar keşfettikce daha az istenmeyen davranışları sergilemeye başlayacaklardır (22). Ayrıca ortamda çocuğu kışkırtan, sınırların dışına iten faktörler olup olmadığı araştırılmalıdır (23). Zaman zaman oynanan oyuncakları kısa süreli olarak ortadan kaldırmak, tekrar sunulduğunda sanki yeniymiş gibi ilgi çekmesine neden olacaktır. Okulöncesi dönem çocuklarının farklı oyun tiplerine ihtiyaçları olduğu göz önüne alınarak yerleşim yerini ve oyun tipini değiştirerek, gerginliği ve sıkılganlığı en önemlisi de zarar verici davranışları engellemek mümkün olmaktadır.
Sınırlar koymak; ne ebeveynler ne de çocuklar polis gözetimindeymiş gibi karşı konulması zor bir çok kuralın bulunduğu bir atmosferde yaşamak isterler. Kurallar bir kaç kelimeyle ifade edilebilecek kadar basit olmalı, çocuğa yapılmasını istemediği şeyleri belirtmekle beraber yapılması istenenleri de açıklamalıdır. Çocukların, fiziksel olarak zarar verici davranışlarında hareketleri değil kelimeleri kullanmaları yönünde bir rehberliğe ihtiyaçları vardır(24). Ayrıca farklı yaşlardaki çocuklardan beklediğimiz davranışlar konusunda da gerçekçi olmamız gerekir(25). Tutarlı ve uygun sınırlamalar, çocukların kendi davranışlarını kontrol etmelerine yardımcı olacaktır. Yetişkinler, koydukları sınırlamaların uygun olup olmadığını, çocukların ihtiyaçlarını yansıtıp yansıtmadığını, gerçekten gerekli olup olmadığını bir kez daha düşünüp karar vermelidirler.Çünkü çoğu kurallar, çocukların kolaylıkla unutacakları kadar gereksiz ve şaşırtıcı olabilir(26).
Olayları önceden kontrol etmek; büyükler, olayları daha başlamadan önlemek ve kötü sonuçlar doğurmasına fırsat vermemek için aktif birer denetleyici olmalıdırlar. Çocuklarda öz denetimin kazanılması ve belirli bir olgunluk seviyesine ulaşabilmeleri için ebeveynlerinin uygun çözümler önermelerine ve onların rehberliğine ihtiyaçları vardır(27).
Problem çözme becerisi kazandırmak; problemlerin iyi çözümleri ve kötü çözümleri vardır. Fakat bu farklılığı çocuklar nasıl ayırt edecekler? Eğer bir çocuk kabul edilemez bir çözüm önerirse ona açıkça davranışın kabul edilemezliği açıklanmalı ve nedenleri anlatılmalıdır. O çözüm uygulandığında sonucun ne olacağı tartışılmalıdır. Ayrıca her durum için birden çok çözüm olduğu ve her çözümün de sonucu olduğu açıklanmalıdır. Daha sonra denemesi için olumlu çözümler önerilmelidir (28).
Fazla müdahale etmemek; çocukların yanlış ve zarar verici bir davranışı gözlendiğinde, en iyisi aşırı tepki vermemektir. Azarlamak veya cezalandırmak yerine, olumsuz davranışından dolayı onu oyun alanından uzaklaştırmak ya da kısa bir ara verip onu oyundan alıp sessizce oturup bekleyeceği bir yere koymak daha etkili olabilmektedir(29). Eğitimciler ve ebeveynler tarafından sıklıkla kullanılan ve bazı otoriteler tarafından sık kullanımının az etkili olacağı düşünülen "istenilmeyen davranışa bir süre için ara verme" yaklaşımı, diğer yaklaşımlara göre daha davranışsal olmakla beraber, çok basit olarak "senin davranışın kabul edilmeyen bir davranış ve bunu değiştirmedikçe bu etkinliğe katılmana izin verilmeyecek" mesajını vermektedir(30). Etkinliklerden uzakta bir yerde oturtmak, iki ve iki buçuk yaş grubu çocuklar için kavramları anlamakta zorlanacakları için uygun çözümler değildir. Okulöncesi ve ilkokul çocukları için yanlış davranışların uygun olmadığını anlamaları ve sakince oturmaları için bir zaman olarak düşünülebilir. Öncelikle neden böyle bir davranışla karşılaştığı ve aynı durumla gelecek sefer karşılaştığında farklı olarak ne yapabileceği de çocuğa sorulmalıdır(31).
Gerektiğinde uzman yardımı almak; bir çok çocuk, okulöncesi yıllarında davranış problemleri göstermekte ve sabırlı ebeveynleri sayesinde problemlerini çözmektedirler. Az bir kısmı bu davranış problemlerinin şiddetine ve süresine bağlı olarak uzman yardımına ihtiyaç duymaktadır. Ebeveyn yaşamında ayrılık veya boşanma gibi stresli dönemlerde alınan uzman yardımı ile yaşamın bundan sonraki yıllarında olabilecek sorunlar önlenebilmektedir(32).
Çocuğa ve kendinize karşı sabırlı olmak; tüm bunları uyguladıktan sonra yapılması gereken bir şey daha vardır; o da yeni iletişim yolları denerken kendinize ve çocuğunuza karşı sabırlı olmak.
Unutulmamalıdır ki hâlâ bazı yanlış davranışlar ortaya çıkabilir. Ebeveynler ve çocuklar için disiplin, pozitif, etkili ve doğru temeller yaratarak devam edip giden bir öğrenme sürecidir. Bu öğrenme sürecinde eğer ebeveynler sürekli olarak çocuklarına yapmaları ve yapmamaları gerekenleri söylediklerinde hem çocuklarının öz denetimlerini kazanmalarını engelleyecek hem de onların gerçek yaşama hazırlanmalarını zorlaştırmış olacaklardır. Davranışlarının sonuçlarını gördüklerinde, alternatif davranışlar önerildiğinde çocuklar disiplin edilmiş ve aynı zamanda da kendilerini kontrol etmeyi de öğrenmiş olacaklardır. Böylece çocuklar diğer insanlarla uyumlu ilişkiler kuran, ihtiyaçlarını dengeleyen, kendileri hakkında iyi düşünen bağımsız bireyler hâline geleceklerdir. Çocuklarımıza olan sevgimiz, saygımız, güvenimiz ve hoşgörümüz onların zamanla öz denetimli bir kişi olmalarını sağlayarak yaşama kolay uyum yapmalarını ve yaşamdan zevk almalarını kolaylaştıracaktır.
Doç.Dr. Çağlayan DİNÇER
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği
Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
MilliEğitimDergisi
Temmuz,Ağustos,Eylül2000
Sayı 147 'den alıntıdır.