Demokratik Ana Baba Tutumu


Demokratik Tutum (Güven verici, hoşgörülü tutum):
Bu tür ebeveyn yaklaşımında, ana-babaçocuklarını destekler ama bunun yanında sınırlarını koymasını da ihmal etmez ve onların hareketlerini kontrol eder. Ebeveyn ile çocuk arasında sözel iletişim kanalları açıktır. İstek ve görüşlerini açık ve anlaşılır bir şekilde dile getiren ebeveyn, çocukla sıcak bir iletişim içindedir. Çocuğuyla birebir ilişki içindeyken ona karşı ilgilidir ve ona aktif dinleme uygular. Böyle bir ana baba yaklaşımı, çocuğa başarılı bir sosyal gelişim için gerekli olan ortamı hazırlamış olur. Yetkiliana baba tavrı, düzen sağlayıcı denetimi ve sevgiyle birlikte özerkliği de içermesiyle, iki tezat yaklaşım olan denetim ve sevgiyi bir arada barındırmaktadır.

Demokratik aile tutumunda, çocukların uyulması gereken kurallar ve standartlara uymalarına yardım edilir. Ana babalar çocukların, çocuklar ana babaların görüşlerine değer verirler. Haklar karşılıklı olma temeline dayandırılır. Sorumluluk bilinci yanında çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesi desteklenir. Demokratik aileler, hoş görülü, güven verici ve destekleyici bir tutum içinde, çocuğun da kabul edeceği mantıklı bir denetime başvururlar. Kesin sınırlamalar yerine, çocuğa söz ve tercih hakkı veren seçenekler sunar ve bu anlayış doğrultusunda isteklerde bulunurlar.
Kendilerinden neler beklendiğini bilmeyen çocuklar ise, davranma konusunda kendilerini çaresiz ve başarısız hissederler. Çocuğunuzun hatalarını düzeltirken onları reddetme veya aşağılama yolunu seçtiğiniz takdirde, çocuğunuz kendini yeni bilgilere kapatacak veya davranışını düzeltmeye istekli olmayacaktır. Hataları düzeltirken, özgüven dilini kullanmanız, çocuklarınızı hataları konusunda aydınlatırken, kendilerini kötü bir insan olarak hissetmeden, davranışlarını değiştirmeye yöneltir. Hatalarının düzeltilmesinde kullanılan dil, çocukları övdüğünüzde kullanılan dile büyük benzerlik gösterir.
Ana babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları, onları desteklemeleri, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri gibi gerçekleştirmeleri anlamına gelir. Çocukkabul edilmek ve onaylanmak ister. Eğer aile ortamı ona benliğini tanımlama özgürlüğü veriyorsa, sağlıklı biçimde olgunlaşma yolunda gelişir. Ana-babanın hoşgörüsünün normal bir düzeyde gerçekleşmesi, çocuğun kendine güvenen, yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına yardım eder. Böyle bir tutumda evde kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir.
Çocuklarının, kendisine önem veren, kendine yeterli davranabilen, özgüvenli bir birey olarak yetişmesinde, anne babanın davranışlarının büyük etkisi vardır. İç saygı, benlik kavramının değerlendirilmesine bağlı olarak geliştiğine göre, bu değerlendirmenin çıkış noktası, anne babanın, çocuklarına gösterdikleri sevgidir.
Anne babalar çocuklardan beklentileri, belirli davranış kuralları şeklinde tespit etmek zorundadırlar. Bu kuralların sınırları, nasıl tespit edildiği, çocukların gelişim düzeylerine uygunluğu, doğru davranışı yerleştirmedeki etkililiği üzerinde düşünülmesi gereken konulardır. Ancak bir aile için, çocukların katılımı ile belirlenmiş, çocukların gelişimlerini destekleyen ve onların seviyelerine uygun standartlar içeren, kuralların tespit edilmiş olması sağlıklı bir aile atmosferi için ön koşuldur. Ailede beklenen ve kabul gören davranışlar tanımlandığında çocukların kendi kendilerini kontrol edebilme özellikleri de desteklenmiş olur.
Çocuğun yaptığı işler övgü ve küçük ödüllerle desteklenmelidir. Başarıları takdir edilmeli ve hatta ödüllendirilmeli; ama başarısızlığı yüzüne vurulmamalıdır. Birçok sorunu kendisi çözmelidir. Ebeveyn, çocuk adına sorunları çözerse çocuk, sorumluluğunun bilincine varamaz. Birçok konuda çocuğu sonuca götürmek yerine ona, sonuca giden yol gösterilmelidir. Evle ilgili ve özellikle çocuğu ilgilendiren kararlarda onun da fikri alınmalıdır. Çocuktan öneri beklemek ona sorumluluk yükler. Çocuklarına demokratik bir tutumla yaklaşan anne babalar, ev içindeki kuralları çocuğa açıkça belirtirler. Çocuğun tepkilerini ve duygularını ifade etmesine fırsat verirler. Evde hangi davranışların onaylanacağı bellidir. Belirtilen bu sınırlılıklar içinde çocuğa söz hakkı verirler ve bazı konuların tartışılmasına imkân sağlarlar. Çocukların görüşlerine değer verirler ve kendisi ile ilgili kararlar alması için yönlendirirler. Çocukla sözel iletişime önem verirler ve çocuğa koşulsuz gerçek bir sevgi ile yaklaşırlar.
Pek çok ailede, okulda ve sosyal sistemdeki duygusal beslemenin özünü oluşturan koşulu sevgi, katmerli korkular, bağımlılıklar ve özgüven sorunları yaratmaktadır.
Özgüveni orta düzeyde veya zayıf olanlar farkında olamadan, yaşadıkları ve çalıştıkları sistem içinde koşullandırılmaktadır. Bir sosyal sistem içinde sevgi silah gibi kullanılıyorsa koşulludur. Koşulsuz sevgi yalnızca kabul etmek, ilgi göstermek, onaylamak ve kıyaslamak anlamına gelmez; kişiyle davranışı birbirinden ayrı tutarak, özgüveni geliştiren davranışları cesaretlendirmek anlamını da taşır.
Demokratik aile, ana baba çocukları ile olan etkileşimde “koşulsuz sevgi “ ve “empatik bir anlayış” içindedirler, tutum ve davranışlarını saydam olarak ortaya koyarlar. Ortaya çıkan sorunlar iletişim ve diyalog ile çözümlenir; evde sıcak bir ortam vardır, “paylaşma” ve “işbirliği” içinde uyulacak kurallar belirlenir. Amaç çocuğun gelişimini sağlamak ve sorumluluk duygusu ve bilinci kazandırmaktır. Demokratik ailelerde gerektiğinde çocuğun davranışlarına sınır koyulur. Genellikle anne sevecen ve sıcaktır, baba biraz daha otoriterdir. Baba ile çocuk arasındaki diyalog kesilmez, korku yerine, saygı ve sevgi egemendir.
Demokratik tutum içinde çocuğun söz hakkı vardır. Duygu ve görüşlerine saygı duyulur. Sevgi ve teşvik görür. Yetişkinler tarafından dinlenir. Böyle bir ortamda çocuk girişim yeteneğine sahip olur. Özgüvenini kazanır ve kendi kendine karar verip sorumluluk taşımasını öğrenir.
Destekleyici tutum, yakınlık ve ilgi göstermek, sözle dokunarak sevgi belirtmek, ortak faaliyetlerde bulunmak anlamını taşır. Çocuğun kendi olarak gelişmesine, kendine özgü anlayış ve görüşlerini ifade etmesine olanak sağlar. Böyle bir ortamda yetişen çocuk, sosyal gelişim açısından yeterli, özgüvenli ve sorumluluğunun bilincindedir.